
TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ KAYSERİ ŞUBE BAŞKANI MEHMET HÜSREVOĞLU'NUN "ENSAR VE MUHACİR OLMA İMTİHANI" YAZISI... ENSAR VE MUHACİR OLMA İMTİHANI
On yılı aşkın bir zaman dilimi içerisinde devam eden Suriye iç savaşında, milyonlarca Müslüman çevre ülkelere sığınmak zorunda kaldı. Evini, tarlasını, iş yerini kısa bir zaman diliminde bırakıp, kurulu düzenden yepyeni bir hayata başlamak, dil-örf-iklim-geçim gibi sorunlarla boğuşmak konusunda empati yapıldığında Hicret’in zorluğu rahatça hissedilecektir.
TÜRKİYE YAZARLAR BİRLİĞİ KAYSERİ
ŞUBE BAŞKANI MEHMET HÜSREVOĞLU'NUN "ENSAR VE MUHACİR OLMA İMTİHANI"
YAZISI...
ENSAR VE MUHACİR OLMA İMTİHANI
On yılı aşkın bir zaman dilimi
içerisinde devam eden Suriye iç savaşında, milyonlarca Müslüman çevre ülkelere
sığınmak zorunda kaldı. Evini, tarlasını, iş yerini kısa bir zaman diliminde
bırakıp, kurulu düzenden yepyeni bir hayata başlamak, dil-örf-iklim-geçim gibi
sorunlarla boğuşmak konusunda empati yapıldığında Hicret’in zorluğu rahatça
hissedilecektir.
Kayseri’de nasıl çıktığı konusunda
hala net bir bilgiye sahip olamadığımız ve binlerce muhacir kardeşimizin
günlerce evlerinden çıkamadan can korkusu ile bekleyişi, önceden belirlenen ev
ve işyerlerinin kundaklanması Ensar ve muhacir birlikteliğinin tekrar
sorgulanması zaruretini doğurmuştur. Maalesef, yüksek bürokratik katmanlar,
seçilmiş başkan ve vekiller ’de tanımlama zorluğu çekilen bir duyarsızlık ve
ilgisizlik gözlemlenmiştir.
Sorumluluğu sadece bir kesime
atmaksızın başta mahalle sakinleri olmak üzere tüm ırkçılık karşıtı duyarlı
insanlar derin bir sessizliğe bürünmüştür. Birkaç gün önce benzer olaylar
İngiltere de cereyan ettiğine; Irkçılığa hayır diyerek dev gösteri yapan ve
göçmenleri koruyan insani refleks ne yazık ki şehrimizde tecelli etmemiştir.
Tarih tekerrür den ibarettir sözünü
hafife almamak gerekir. Cumhuriyetin ilk yıllarında özellikle şapka devriminden
sonra , kitleler halinde Suriye ve komşu ülkelere göç eden Anadolu
Müslümanlarına kucak açan Suriye’li kardeşlerimiz olduğu gerçeğini Yıllar önce
Ersin Kalkan tarafından yapılan ve Hürriyet Pazar ekinde yayınlanan bir
röportajı önemine binaen aynen aktarıyorum:
“… Yaz sonunda Medeniyetler
buluşmasını izlemek üzere Antakya’ya gitmiştim. Otelde orta yaşlı Suriyeli
birinin çok güzel Türkçe konuşması dikkatimi çekti. Tanışınca, biz aslen
Kastamonuluyuz dedi Salih Ünlütürk ve anlatmaya başladı : 1925 Ağustos ayında
Kastamonu gezisine çıkan Atatürk , şapka devrimini ilan edince bir kısım
vatandaş şapka giymemek için mallarını mülklerini bırakarak ülkeden ayrılıp
önce Hatay’a daha sonra da Suriye’nin sınır köylerine, bir kısmı da Şam’a
yerleşmiş... Kendi kurdukları ve dağ yamacında olduğu için “Dağ Mahallesi” adı
verilen yerde , Balıkesir, Kastamonu, Bursa, Konya, Samsun gibi vilayetlerden
devrimler nedeniyle ( HİCRET ) göç edenlerden oluşmuş ve şimdiki nüfusları 10
bini geçmiş durumda... Bir bölümü ise nüfusu 40 bine ulaşan Harim isimli bir
ilçede oturmaktalar. Bunlardan 89 yaşındaki Selahattin efendi şöyle diyor : “ 9
yaşımda ailemle Balıkesir’deki köylerimizi terk ederek yola çıktık...Nedeni
sorulduğunda şapka devriminden dolayı demiyor, sadece ( o günkü ) hükümetle
uyuşamadık diyor...” Şam’da dağ mahallesini ziyaret ettiğimizde ise, bizi 45
yaşındaki Velid Mamo karşılıyor ve ailesinin neden Suriye’ye geldiğini
sorduğumuzda tereddütsüz “şapkadan” diyor...Velid beyin babası Mustafa bey
buraya göçtüğünde beş yaşındaymış. Yolculuğa dair pek bir şey hatırlamıyor ama
babasının padişahı çok sevdiğinden emin... Saltanatın kaldırılmasıyla İslam
sancağının sahipsiz kaldığına bir de Ezanın Türkçe okunmasına hayıflanmış...
Topraklarını mallarını bırakıp, bir sabah ansızın yola çıkmışlar ve bir daha
arkalarına bakmamışlar... “
1926-34 yılları arasında İslami
hükümler kaldırıldı endişesi ile binlerce Anadolu insanı ülkelerini terk ederek
civar ülkelere hicret etmişlerdir. Ali Özek Hoca hatıratında; Kahire-Beyrut ve
Şam sokaklarında rahatlıkla Türkçe konuşulduğunu tarafların birbirlerini
anlayışla karşıladığını belirtmektedir.
O dönem zorunlu misafirlik şimdi ev
sahipliğine dönüşmüş oldu… Misafirlerimize hoyratça davranmak imani problem
doğurabilecek boyuttadır ve Müslümana yakışmaz. Bir Hadis-i Şerifte “KİBİR küfürdür”
buyurulmaktadır. Kibir nedir diye sorulduğunda verilen cevap muhteşemdir.
“İNSANI KÜÇÜMSEMEK”
Kim olursa olsun mazlumla olmak
imandandır.
10-08-2024
Mehmet Hüsrevoğlu
TYB Kayseri Şube Başkanı